Sürekli Koşturmaktan ve Meşgul Olmaktan Kurtulmanın Yolları
Sürekli koşturuyor, bir şeyleri yetiştirmeye çalışıyor, işlere yetişememe paniği yaşıyor ve hatta bu yazı tam bana göre ama öyle meşgulüm ki okuyacak vaktim bile yok diyorsanız şimdi derin bir nefes alın!
Elinizdeki işi bırakıp yazıyı okuyamaya başlayın.
Çünkü şu anda yaşadığınız koşturmayı sonsuza dek sürdürmenize imkan yok!
Günümüzde birçok insan birden çok işi üzerine alarak büyük bir koşturmanın içine giriyor. Aciliyet hastalığı adı da verilen bu durumda kişiler zamanın sürekli daraldığını ve hiçbir işi yapamayacaklarını düşünüyor. Bu durumdan muzdarip kişiler, sürekli bir şekilde daha fazla işi tamamlama, daha fazla aktiviteye katılma zorunluluğunun yanı sıra hep daha az zamana sahip olmak durumuyla baş başa kalıyor.
Sürekli meşgul ve koşturma halinde olan kişiler daha hızlı düşünüyor, daha hızlı konuşuyor ve daha hızlı harekete geçiyor. Bir anda birden çok işi yürüten bu kişiler sürekli saatleriyle yarışıyor ve işlerin tamamlanması için üzerlerinde büyük bir baskı hissediyor. En ufak bir pürüzde ciddi tepkiler veren bu kişiler, etrafımızda sıkça rastlayabileceğimiz kişiler arasında yer alıyor. Özellikle yöneticiler ve müdürlerin büyük bir kısmı zamana karşı yarışan bu kişiler arasında bulunuyor.
Sürekli koşturmaya ve yetişmeye çalışmaya neler sebep oluyor?
Sürekli koşturan kişilerin takvimlerinde neredeyse hiç boş zaman olmuyor. Tutarlı ve sıkı bir şekilde çalışan bu kişiler kendi limitlerini ve neleri üstlenebileceklerini bilmeden takvimlerini yapılacak işlerle dolduruyorlar. Zamanları yetmeyecek bile olsa alışkanlıkları gereği olmayan zamanlarına da işler koymaya devam ediyorlar.
Ayrıca sürekli bağlantı halinde olmak ve olan bitenden haberdar olmak isteği de bu kişileri fazlasıyla zorluyor. Olan biteni kaçırma korkusuyla hareket etmeye devam ediyorlar. Bu nedenle zamanları olmasa bile kimseye hayır diyemiyor, verilen hiçbir görevi reddedemiyorlar.
Bu durum ve panik haline bir süre sonra alışan kişiler, sürekli meşguliyet ve koşturmanın kendileri üzerinde yarattığı hasarı da anlayamıyorlar.
Sürekli koşturmanın ve paniğin etkileri nelerdir?
Sürekli meşgul olarak koşturan kişiler aslında kendilerine de yaptıkları işlere de zarar veriyor. Durup düşünme becerisini kaybediyorlar ve daha az verimli olmaya başlıyorlar. İşlerinde hatalar ortaya çıkmaya başlıyor. Büyük resmi görme yetenekleri ve işlerinin kaliteleri azalıyor.
Ayrıca sürekli iş yetiştirme sorumluluğu altında geçen zamanlar kişinin üzerinde ciddi bir stres yaratıyor. Bu stres sonucu kortizol hormonu ortaya çıkıyor. Sağlık sorunlarına neden olan bu hormonal değişimler kişinin depresyon yaşamasına neden olabiliyor. Ayrıca kişilerin sürekli meşguliyetleri, ilişkilerini de yıpratıyor. Zamanını iyi yönetemeyen ve altından kalkamayacağı sözler veren kişiler, sevdiklerine vakit ayırmakta zorlanıyorlar. Yetiştiremedikleri işleri eve ve özel hayatlarına taşımak zorunda kalıyorlar. Akılları sürekli işte olduğu için kendilerini hep yorgun, endişeli ve tetikte hissediyorlar. Bu da ikili ilişkilerinde düşüncesiz bir şekilde davranmalarına sebep olabiliyor.
Sürekli koşturmaktan nasıl kurtulabiliriz?
Sürekli koşturmak ve zamanla yarışmak sizin parçanız olduysa ilk önce bir an tüm işleri bir kenara bırakıp durun.
Üzerinize aldığınız sorumlulukları, birbiriyle çakıştığı halde reddedemediğiniz görüşmeleri, sizi zorlayan işleri sınıflandırın. Önceliklerinizi belirleyin ve sorumluluklarınızın hangilerinden vazgeçebileceğinizi görmeye çalışın.
Bir kişi sizden zıplamanızı istese “Ne kadar yukarı” mı dersiniz? Yoksa “neden” diye mi sorarsınız? Bir iş size verildiği zaman bu işi sorgulayın. Sizin yapmanız neden önemli, bu işi yapmanız size ve kariyerinize nasıl bir etkide bulunacak? Bu soruları sorarak hangi işe hayır hangi işe evet demeniz gerektiğini anlayabilirsiniz.
Bir anda birden çok işi halletmekten vazgeçin. Birçok işi bir anda yönetmek kulağa iyi gelse de aslında bu işlerin hiçbirini tam anlamıyla ve hakkını vererek yapmadığınızı bilmeniz gerek.
Başkaları üstüne düşeni yerine getirmediği için koşturuyorsanız buna izin vermeyin. Başkalarının işlerini üstlenerek ne kendinize ne de karşınızdaki kişiye iyilik yapmıyorsunuz. Bunu unutmayın!